4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 617’nci maddesi uyarınca alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddeden mirasçının reddinin iptali dava edilebilir. Kanun bu davanın ret tarihinden itibaren 6 ay içinde açılabileceğini düzenlemiştir. Peki “ret tarihi” hangi tarihtir? Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E. 2024/3179 K. 2024/4203 numaralı, 01.10.2024 tarihli kararında bu hususu açıklığa kavuşturmuştur. Buna göre mirası reddeden mirasçı ret dilekçesini sulh mahkemesine sunduğu gün “6 aylık süreyi başlattım!” diye düşünmemelidir. Zira Yargıtay’a göre ret beyanının sulh mahkemesine yöneltilmesi (yani mirasın reddine ilişkin dilekçenin mahkemeye sunulması) aleniyeti sağlamada yeterli olmayıp, 6 aylık süre ret beyanının mahkemece tutulan özel kütüğe işlenmesi ile başlar. Her mahkemenin çalışma hızının farklı olabileceği hatırlandığında mirası reddeden mirasçının bununla yetinmeyip ret beyanının bir an önce kütüğe işlenmesi için mahkeme yazı işleri müdürlüğünün önünde tabiri caizse “yatması” pekala elzemdir. Zira kütüğe işleme olmadıkça 6 aylık dava açma süresi başlamayacak ve mirası reddeden mirasçının, alacaklılar tarafından açılabilecek reddin iptali davası riskine maruz kaldığı süre fiilen uzamış olacaktır. Kararın tam metni aşağıdaki gibidir:
“Taraflar arasındaki mirasın reddinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya olan borcundan dolayı, davalı borçlu aleyhine…7. İcra Müdürlüğünün 2016/7502 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, ancak davalı adına haczedilecek menkul ve gayrimenkulünün olmadığını, davalının babası …’in 01.07.2017 tarihinde vefatı ile muristen intikal eden taşınmazlar olduğunu, davalının Kırıkkale 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/809 Esas, 2017/853 Karar sayılı kararı ile mirası reddettiğini belirterek mirasın reddinin iptalini, mirasın resmen tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kırıkkale 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/809 Esas dosyasında davacı vekilinin mirasın reddine dair özel vekaletnamesi olmadığını, bu nedenle mirasın reddi kararının yerinde olmadığını, ayrıca sürelerin yanlış tespit edilerek hatalı karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 609 uncu maddesi şöyledir;
“Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.
Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 617’nci maddesi şöyledir;
“Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.”
3. 21.07.2003 tarih ve 2003/5960 sayılı Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet Ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük ‘ün 39’uncu maddesi şöyledir;
“Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh hukuk mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
Mirasçının mirası reddetmesi halinde, sulh hakimince düzenlenecek bir tutanakla reddeden mirasçının açık kimliği belirlenir ve ret beyanı mirası reddedene veya istem, bu konuda yetkisi olan vekil tarafından yapılmış ise vekiline imza ettirilip, hakim ve zabıt katibince imzalanır. Vekilin vekaletnamesi bu tutanağa eklenir.
Süresi içinde yapılan ret beyanı mahkemece tutulan özel kütüğe işlenir. Bu kütükte miras bırakanın adı ve soyadı ile ölüm tarihi, mirasın ret tarihi ve reddedenin adı ve soyadı, ret beyanını içeren tutanağın tarihi ve numarası ile mirasçılık belgesini veren mahkemenin esas ve karar numarası gibi hususlara yer verilir. Süresi içinde yapılmayan ret beyanları bu kütüğe yazılmaz.
Reddeden mirasçıya isterse, mahkemenin özel kütüğünün kayıt numarasını içeren, mahkeme mührü ile mühürlenmiş ve zabıt katibi tarafından onaylanmış mirası reddettiğine ilişkin bir belge verilir.”
3. Değerlendirme
1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 36/5 inci maddesinde “dava, dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte açılmış sayılır.” düzenlemesi mevcuttur. Aynı maddenin 4 üncü fıkrasında ise başka yer tevzi bürosundan açılan davalar hakkında izlenecek yol ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Buna göre; bir dava dilekçesi doğrudan mahkemesine hitaben verilerek açılabileceği gibi başka yer tevzi bürosu aracılığı ile de mahkemesine gönderilebilir. Bu gibi hallerde dilekçenin ilk verildiği yerdeki havale tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerekir.
2. Somut olayda; davacı vekili, dava dilekçesini Kırıkkale Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere…Asliye Hukuk Mahkemesine, 19.02.2018 tarihinde teslim etmiş olup dava harcını da aynı tarihte yatırmıştır. O halde, eldeki davada, dava tarihi olarak esas alınması gereken tarih, 19.02.2018 tarihidir.
3. Öte yandan, 21.07.2003 tarih ve 2003/5960 sayılı Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük ‘ün 39 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasına göre süresi içerisinde yapılan mirasın reddi beyanın Mahkemece tutanakla belirlenerek özel kütüğe tescili gerekmektedir.
4. Dava konusu olayda ise; davalı mirasçı, 10.08.2017 tarihinde mirasın reddi beyanında bulunmuş ise de mirasın reddi beyanının tespit ve tesciline ilişkin karar, 18.08.2017 tarihinde verilmiştir.
5. 6100 sayılı Kanun’un 28 inci maddesindeki aleniyet ilkesi uyarınca, Mahkemece mirasın reddi beyanının tespiti ile özel kütüğe tesciline karar verilmediği sürece mirasın reddine ilişkin beyan aleniyet kazanamaz. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 2013/148 Esas, 2014/62 Karar sayılı kararında da; 4721 sayılı Kanun’unun sisteminin “ret tarihi” nin mirasın ret beyanın sulh hakimine ulaşmasıyla tutanakla tespiti ile özel kütüğe tescil edilmekle alacaklılar tarafından mirasın ret beyanın derhal öğrenilebilme imkanını tanıdığı, alacaklıların sulh hukuk mahkemesi nezdinde yapacakları girişim ile mirasın reddi beyanın öğrenme imkanına sahip olduklarını belirtilmiştir. Bu durumda 4721 sayılı Kanun’unun sistemi de nazara alındığında alacaklı için mirasın reddedildiğinin bilinebilme imkanı ancak tüzüğe bu hususların yazılması ile mümkündür.
6. Tüm bu açıklamalara göre, 4721 sayılı Kanun’un 617’nci maddesindeki 6 aylık hak düşürücü sürenin, mirasın reddinin özel kütüğe kaydedilmesi tarihinden itibaren başlayacağı gözetilmeksizin, mirasın reddi davasının açıldığı tarih esas alınarak, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.”