Skip links

Tasarrufun İptali Davalarında İhtiyati Tedbir Mahiyetinde İhtiyati Haciz ve İlave İhtiyati Tedbir

Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı bağışlamalar veya hileli işlemler gibi dürüstlüğe aykırı işlemlerin iptaliyle alacağın tahsilini sağlayan hukuki bir müessesedir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla başvurabileceği ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz müesseseleri, hukuki süreçte önemli bir yer tutmaktadır. Bu makalede, tasarrufun iptali davalarına özel olmak kaydıyla “teminatsız” olarak da konulabilen ihtiyati haczin “ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz” olarak adlandırılması ve tasarrufun iptali davalarında ek ihtiyati tedbir talep etmenin hukuki dayanakları ele alınacaktır.​

İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası kapsamında yöneltilecek ihtiyati haciz talepleri için özel bir durum öngörülmüştür. İcra İflas Kanununun 281. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen bu özel durum, Yargıtayca şöyle açıklanmaktadır:

“Tasarrufun iptali davalarında İİK 281/II fıkrası hükmüne göre hâkim, iptale tâbî tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyatî haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkeme tarafından takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyatî haciz kararı verilemez. Somut olayda da davacının isteminin bu kapsamda değerlendirilerek dava ve haciz talebi için tam bir ispat aranması yerine davacının ileride telafisi imkânsız zararlarının oluşabileceği nazara alınarak, ihtiyatî haciz isteminin az yukarıda belirtilen kapsamda teminatlı ya da teminat aranmaksızın kabul edilmesi yerine şartların oluşmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir…” Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/307 E., 2014/4222 K.

Dolayısıyla tasarrufun iptali davalarına özel olarak teminat aranmaksızın ihtiyati haciz talep edilmesi mümkündür. Ancak teminat konusundaki ayrım dışında, tasarrufun iptali davalarında talep edilen ihtiyati haciz, diğer dava türlerinde talep edilen ihtiyati hacizden farklı değildir.

Uygulamada ise “İhtiyati Tedbir Mahiyetinde İhtiyati Haciz” başlığı altında, tasarrufun iptali davalarına özel taleplerde bulunulmakta ve bu talepler kabul edilmektedir. Bu taleplerin dayanağı, ihtiyati haczin tasarrufun iptali davaları için özel olarak düzenlenen bir yanının olmasıdır. Ne var ki bu özellik, yalnızca teminat ödenip ödenmeyeceği noktasında değişiklik içermektedir. Ancak bunun ihtiyati haczin başka bir türü gibi algılanması, uygulamada bazı karışıklıklara yol açmaktadır.

Belirtmek gerekir ki hukukumuzda ihtiyati tedbir (HMK m. 389 vd.) şeklinde bir müessese ile ihtiyati haciz (İİK m. 257 vd.) şeklinde bir müessese vardır. İhtiyati haciz, para alacaklarına özgü olarak düzenlenmiş bir ihtiyati tedbir türüdür. Mevzuatta, bu ikisinin karışımı olan bir hukuki müessese yoktur. Ancak tasarrufun iptali davalarında, alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla başvurulan ihtiyati haciz, özel bir düzenleme ile teminatsız olarak da verilebileceğinden, bu uygulamanın adı farklı anılmış ve “ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz” ifadesi kullanılmıştır. Bu ifadenin doğruluğu ise tartışmalıdır. Teminat yönünden bulunan özel düzenleme, ihtiyati haczin mahiyetini değiştirmemektedir. Bununla beraber ayrıca ihtiyati tedbir talep edilmesine de bir engel yoktur. 

Yargıtay kararlarında bu karma müessese, şöyle benimsenmektedir:

“Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilmesine somut olayda da iptali istenen tasarruflar için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasına, tasarrufun iptali davalarında uygulanacak olan ihtiyati haczin, davacının alacağına kavuşması açısından getirilmiş bir uygulama olmasına nitekim istikrar kazanan Yargıtay uygulamasında da verilmiş olan ihtiyati tedbirlerin, “ihtiyati haciz mahiyetinde” olduğunun kabul edilmesine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan kararın ONANMASINA karar verilmiştir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1293 Esas 2020/2526 K

Fakat uygulamada karşılaşılan bu karma müessesenin hukuki koruyuculuğunun bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Zira hukuken var olmayan bir kavram üzerinden ara karar kurulması, verilen ara kararların yerine getirilmesinde belirsizliğe yol açmaktadır. Üstüne üstlük bu kavramlar birbirlerinin yerine koruma sağlıyor gibi algılandığından ayrıca ihtiyati tedbir talep edilmemesine yol açabilmektedir. Mahkeme eliyle “ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz” konulmasına karar verilmiş olsa bile ihtiyati tedbir talep edilmelidir. Mahkeme bu hususu ayrıca değerlendirir.

Yargıtay, tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerin, alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla başvurulabilecek bir tedbir olduğunu ve bu tedbirin “ihtiyati tedbir niteliğinde” olduğunu kabul etmektedir. Yine de bu uygulamanın kanundaki tanımlarda yer almadığı ve buna bağlı yapılan işlemlerin de hukuki güvencesinin tartışmalı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle tasarrufun iptali davasında mutlaka “ihtiyati haciz” ile birlikte “ihtiyati tedbir” de talep edilmelidir.

 

Leave a comment